İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Onur Akyol ile üniversitelerdeki teknik donanım, uygulamalı eğitim ve teknolojik gelişmeler hakkında bir söyleşi gerçekleştirdik.
Son yıllarda teknolojinin gelişmesi ve buna bağlı olarak ucuzlaması ile iletişim fakülteleri de uygulamalı eğitim için önemli yatırımlar yaptı. Teknoloji üreticileri (Sony, Panasonic, Canon gibi) mutlaka bu konuda geliştirdikleri ürünler gibi önemli maddi desteklerde bulunmalıdır.
Öncelikle kendinizden bahseder misiniz? Sizi tanıyalım…
Merhaba, 1981 İstanbul doğumluyum. Evli ve 2 çocuk sahibiyim. Lisans, yüksek lisans ve doktoramı İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde tamamladım. Öğrencilik hayatımla birlikte profesyonel iş yaşamım başladı. Lisans döneminde kamera asistanlığı ve kameraman olarak başladığım meslek hayatıma sonraki yıllarda görüntü yönetmeni olarak devam ettim. Bu yıllarda birçok kısa film, belgesel, televizyon programları, tanıtım filmleri ve reklam filmleri çektim. 2007 yılında Canon’un o dönem Türkiye Distribütörü’nde (Erkayalar Fotoğrafçılık) Ürün Müdürü pozisyonunda çalıştım. 2011 yılında ise Ateksis Ailesinin bir üyesi olan Teknomaks’ta Satış yöneticisi olarak çalışmaya başladım. 2015 yılında sektörel deneyimlerimi akademiye aktarabilmek ve çocukluk hayalimi gerçekleştirmek üzere İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde öğretim üyesi olarak görevime başladım. Halen yeni ünvanım Doktor Öğretim Üyesi olarak İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesinde görev yapmaktayım. Stüdyo Uygulamaları, Kamera, Işık, Fotoğrafçılık gibi derslere girmekteyim ayrıca Radyo Televizyon ve Sinema Bölümü Başkan Yardımcısı ve Üniversitemizdeki web televizyonun, stüdyolarının sorumlusu olarak çalışmalarıma devam ediyorum.
Ateksis’in eski çalışanıydınız. Şirketimiz hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ateksis firması broadcast sektörünün en önemli firmalarından biri. Bu değerdeki bir firmanın belirli bir dönemde olsa bir parçası olmak benim kişisel deneyimim ve kariyerim açısından oldukça önemli. Özgeçmişimde böyle bir markanın olması benim için gurur verici. Kattığı tecrübeler ise tarif edilemez.
Ateksis’teki geçmişe yönelik çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Canon ürünlerinin kutu satışından sorumlu satış yöneticisi olarak çalışmaktaydım. Çalıştığım dönemde Canon markası ile ilgili önemli satış rakamları sağladık. Canon EOS Sinema serisi kameraların Türkiye pazarına tanıtılması ve satışı çalıştığım döneme rastlamaktadır. Teknomaks çatısı altında kutu satışından sorumlu olmakla birlikte Ateksis projelerin de de bir fiil yer aldım. İBB’nin Webtv projesi, İstanbul Üniversitesi Stüdyolarının yenilenmesi, Semerkand TV, Çiftçi TV, Mimarsinan Üniversitesi ile gerçekleştirdiğimiz alt yapı çalışmaları ve Doğa Koleji Fotoğraf ve Televizyon stüdyoları kurulumu ilk aklıma gelen projeler. Patronumuz Mehmet Bey ve o dönem Ateksis’teki Broadcast Proje Direktörü Gürhan Özdemir ile yakaladığımız sinerjiyle fiilen Teknomaks çalışanı olmama karşılık, Ateksis tarafından yürütülen tüm projelerde ucundan kıyısından yer aldım. Bu sayede daha önce çalıştığım firmalarda edinemediğim proje geliştirme, televizyon kanalı kurma gibi katma değeri yüksek işlerin tecrübesini edindim.
Türkiye’deki fakültelerin donanım düzeyi nasıl?
Ateksis bünyesinde çalışırken akademi ile bağım olması sebebiyle iletişim fakültelerinin ve güzel sanatlar fakültelerinin teknolojik alt yapı çalışmaları ile ilgili projeler geliştirdim ya da var olan projelere danışmanlık yaptım. Bu çerçevede İstanbul’daki ve Anadolu’daki birçok devlet ve vakıf üniversitelerini ziyaret ettim. Saydığım fakültelerin birçoğunun teknik alt yapısı yetersiz olmasına karşılık hocalarımız bunun farkında ve teknolojik gelişmelere uyum sağlayabilmek, sektöre kalifiye eleman yetiştirebilmek için projeler geliştirmektedir. Bu bağlamda broadcast firmaları için bu fakülteler yaşayan, sürekliliği olan bir pazar olarak konumlanmaktadır.
İletişim Fakültelerindeki teknolojik altyapı ve uygulamalı eğitim sizce nasıl olmalıdır?
İletişim fakültelerinde uygulamalı eğitim oldukça önemli. Biz öğrenciyken kameraları lensleri, rejiyi tahtada çizili olarak görebiliyorduk. Son yıllarda teknolojinin gelişmesi ve buna bağlı olarak ucuzlaması ile iletişim fakülteleri de uygulamalı eğitim için önemli yatırımlar yaptı. İşin doğası gereği maliyetler açısından bir ulusal kanalın teknik alt yapısının olması fakültelerde mümkün değil. Ancak bu stüdyoların birer prototipi mutlaka olmalı. Teknoloji üreticileri (Sony, Panasonic, Canon gibi) mutlaka bu konuda geliştirdikleri ürünler gibi önemli maddi desteklerde bulunmalıdır. Sponsorluklar, stüdyo kurulumları gibi. İletişim Fakültelerinin her ne kadar ara eleman yetiştirmek gibi birincil bir amacı olmasa da sektörün işleyişini anlama, süreci yönetebilme açısından azami olarak kamera, kurgu, ışık, yayın otomasyon konularında bilgi sahibi olmalıdır ve bunları da profesyonel anlamda öğrenciyken öğrenebilir, en kötü mantığını kavrayabilirse öğrencilerin mezun olduktan sonra iş kaygısı olmayacaktır.
İstanbul Üniversite’sinde nasıl kameralar mevcuttur?
Üniversitemizde 2011 yılı itibariyle çok ciddi bir yatırım yapılmıştır. Bu yatırımda özellikle sinema kamera ve aksesuarları kısmında Ateksis’in geliştirdiği proje başarılı olmuştu. Üniversitemizin projesinin gelişmesi ve bitirilmesinde, üniversitenin şu anki teknik alt yapısının kurulmasında Ateksis firması birinci derece rol oynamıştır. Bu tarihten sonra çeşitli projelerle stüdyolarımızın gelişimi devam etmiştir. Son olarak geçtiğimiz yıl içerisinde sanal stüdyo yatırımı rektörlüğümüz katkılarıyla yapılmıştır. Stüdyolarımızda haber aktüel çekimleri ve reji de kullanabileceğimiz şekilde Sony kameralar, Panasonic kameralar yer almaktadır. Ayrıca sinema ekipmanı olarak Canon C300, Sony F3 ve Blackmagic kameralar envanterimizde yer almaktadır. Ayrıca bu ekipmanlar için çeşitli PL ve EF lensler, Cage’ler, Mattebox, follow focus gibi aksesuarlar bulunmaktadır. Bakıldığında bir marka çeşitliliği fakültemizde söz konusudur. Özellik bu dönem atanan dekanımız Prof.Dr. Ergün Yolcu’nun öncülüğünde stüdyolarımız için yeni yatırımların projelerini çalışmaktayız. Dekan hocamız uygulamalı eğitime oldukça önem vermekte ve bu çerçevede teknolojiyi takip etmemiz konusunda bizlere telkinde bulunmaktadır. Üniversitemizin yayın organı İÜWEBTV’ de yer alan içeriği ve tekniği bu bağlamda geliştirmekteyiz.
Son yıllarda teknolojik gelişmeleri nasıl görüyorsunuz?
Son yıllarda yayın teknolojileri çok hızlı gelişim göstermekte ve değiştirmektedir. Teknolojinin gelişimiyle yayıncılık maliyetleri düşmektedir. Herkesin yayıncı olabileceği yeni bir dönem teknoloji sayesinde oluşmuştur. Dijital fotoğraf makinelerinin video çekebilir olması görsel anlamda büyük bir devrimi başlatmıştır. Dijital fotoğraf makinelerinin ürettiği görsel içeriğin sinematografi bu ürünlere olan ilgiyi arttırmış ve özellikle bağımsız sinemanın üretimini hızlandırmıştır. Dijital fotoğraf makinelerinin maliyetlerinin video kameralardan ucuz olması ve oluşturduğu görsellikle hala günümüzde tercih nedenleri olmasına neden olmaktadır. Dijital fotoğraf makineleri ile başlayan devrim video kameralarına da yansımıştır. Video kameralarda büyük sensörlü kameraların üretimi hızlanmış ve kullanıcıların bu kameralara olan talebi artmıştır. Özellikle fotoğraf lenslerinin kullanıldığı video kameralar prodüksiyon firmalarının, bağımsız film yapımcılarının, kamu kurumların ve eğitim kurumlarının birinci tercihi olmuştur. Yine internet yayıncılığı, Web TV’lerin yaygınlaşması ve üretici firmaların bu sektöre yatırımlarıyla yayıncılıkta yeni bir dönem trend başlamıştır. Özellikle YouTube üzerinden kanalların yaygınlaşması ve içerik üreticilerine pozitif katkıları ile teknoloji, herkesi yayıncı yapabilmektedir. Evinde bir bilgisayarı ve kamerası olan herkesin televizyon yayıncısı olduğu dönem içerisindeyiz. Tabi ki burada içerik kadar teknikte önemli. Bu noktada teknolojiyi takip edip yenilikçi olmak kanalın takipçisini arttırmakta ve devamlılığını sağlamaktadır.
Bir akademisyen olarak Radyo, Televizyon ve Sinema öğrencilerine neler önerirsiniz?
Radyo, Televizyon ve Sinema öğrencilerine öncelikle aldıkları teorik eğitime ek olarak kesinlikle uygulama yapmalarını öneririm. İlgi alanlarına yönelik portfolyolarını eğitim süreçleri içerisinde oluşturmalarını tavsiye ederim. Kısa film, belgesel, Tv programı, özel haberler, klipler… İleride ne yapmak istiyorlarsa o konuda üretim yapmalılar. Daha önce söylediğim gibi teknoloji gelişti, maliyetler düştü. Cep telefonu ile çekilen filler bile festivallerde gösterilip ödül alabiliyor. Eskiden kameramız yok, ışığımız yok gibi bahanelerle öğrenciler üretim yapmıyorlardı. Ancak elimizdeki cep telefonları, dijital fotoğraf makineleri içerik üretmemize hatta kaliteli içerik üretmemize olanak tanımaktadır. Ayrıca gösterim olanakları sosyal medya ortamları webtvler hazırlanan içeriğin sunulması için büyük avantaj sağlamakta. Artık kitlelere ulaşmak her zamankinden daha kolay. Son olarak öğrenciler bahanelerden kurtulup üretim yapmalılar.