Merhaba sevgili okuyucular; Bir sayımızda daha sizler ile birlikteyiz. Zaman hızla geçiyor dergimizin sayıları arasında zaman ile neredeyse yarışıyoruz. Geçen sayımız ile bu sayı arasında olan en önemli olay Ankara Merasim sokakta meydana gelen canlı bomba olayı. Bu olayı en şiddetli şekilde kınıyorum ve son olmasını temenni ediyor, Olay da hayatını kaybeden 29 vatandaşımıza Allah tan Rahmet diliyorum. Ülkemizde artık böyle olaylar olmasın ve iyi insanlarımız ölmesin. Dünyada ki önemli açıklamalardan biri de Amerika’da gelgitleri inceleyen bilim adamlarından geldi “deniz seviyesin deki artış hızının son 28 asrın en yüksek noktasına ulaştığı” bildirilmiş. Bu da sahillerdeki milyar dolarlık yatırımlar için ciddi tehlike anlamına geliyor.
Sesimiz bu sayı da DECT sistemlerinden gelecek. Günümüz iletişiminde en büyük zamanı sesli haberleşme alır. Mevcut kablolu PBX sistemler ile çalışma hayatımız da çok ciddi miktarda çağrılar alırız bir o kadar da çağrı yaparız. Ofislerimizde bu çağrıların bir kısmı da yoğun tempolar içinde boşa gider. Boşa giden çağrılarımızın geri aranması ile firmalara da ciddi bir miktarda masraf oluşur. PBX sistem kablolarının ortalığa verdiği karmaşa da başka bir problem olarak alt yapı yatırımı ister. Kabloların belli dönemler de elden geçirilmesi gerekir ve çalışan-çalışmayan-yedek kavramlarının da için de olduğu düzenlenme işleri de sürdürülebilir bir masraf olduğu da gözden kaçırılmamalıdır. Haberleşmenin hızı, önemi, bunun için harcanan zamana baktığımız da standart kablolu PBX ler artık ihtiyacı karşılamaktan yavaş yavaş uzaklaşmaktadır. Bu sorunlar için ETSI altında çalışan RES ( Radio Equipment ve Systems – Radyo cihazları ve sistemleri) in 3 nolu teknik komitesi RES3 1989 yılında DECT (Digital Europan Cordless Telecommunications – Sayısal Avrupa Kablosuz Haberleşme ) için çalışmalara başladı ve çalışmalarını 1992 yılında standartlara bağlayarak yayımladı. Daha sonra Europa olan “E” Enhanced olarak değiştirilerek sadece Avrupa standardı olarak sınırlanmaması sağlandı. DECT artık yeni standardı TDMA/TDD teknolojisi ile 1880-1900 Mhz frekans aralığın da çalışmakta dır.1993 yılından sonra önemli markalar bu alan da çalıştıkları iyi ürünlerini piyasaya sürmeye başladırlar.
DECT sistemi kurumlarda mobiliteyi sağlayan bir haberleşme sistemidir. DECT sözcüğü Digital Enhanced Cordless Telecommunication’ın (Sayısal Güçlendirilmiş Kablosuz Haberleşme) kelimelerinin kısaltmasıdır ve kablosuz telefonculuk, mesajlaşma ve veri iletimi için ortak bir standarttır. Dect sistemler haberleşme için serbest dolaşım imkânı sağlamak ile birlikte GSM uygulamasından tamamen farklı bir haberleşme sistemidir. DECT sistem ilk önce GAP (Generic Access Profile / Genel Erişim Profil) özellikli baz istasyonları ile mobil haberleşme sağlanıyordu, günümüzde bu uygulama devam etmekle birlikte IP özellikli baz istasyonları ile de desteklenmektedir. WoIP Dect sistemleri H.323 veya SIP protokolleri ile genel de bir PBX telefon sistemine bağlı olarak çalışmaktadır.
Son yıllarda gücü düşük kısa mesafe kablosuz haberleşme sistemleri gelişmektedir. İlk analog tip kablosuz telefon CT0 sınıfı olarak adlandırılmıştır ve 50 Mhz frekansın da çalışmışlardı. CT1 sınıfı telsiz telefonlar 900 Mhz frekansında analog olarak çalıştılar. Her iki sınıf kablosuz haberleşme de telsiz telefon cihazları 2 kanal meşgul ederler, birinci kanal gönderme ikinci kanal da hatta kalmasını sağlamak için çalışır. CT2 1987 yılında İngiltere de 2.kuşak standart olarak ortaya çıkmıştır. FDMA/TDD (Frequency Division Multiple Access / Time Division Dublex – Frekans Bölmeli Çoklu Erişim / Zaman bölmeli ) teknolojisi sayısal olarak 864 – 868 Mhz frekans bandın da çalışır ve bant genişliği 100 Khz olan 40 kanal kullanır. CT3 Ericsson tarafından geliştirilmiş bir standarttır. TDMM/TDD (Time Division Multiple Access – zaman bölmeli çoklu erişim) . Sayısal olarak 862-866 Mhz frekans bandın da 32 kanal kullanarak çalışır. Son olarak bu CT3 standardı, ETSI (Avrupa Haberleşme Standartları Enstitüsü) tarafından Avrupa standardı olarak kabul edilmiştir.
DECT teknolojisi evdeki telsiz telefonlarımızdan daha güvenli bir frekans aralığında haberleşme sağlamaktadır. Normal telsiz telefon 900 MHz de çalışırken DECT telefonlar 1880-1900 MHz frekansını kullanır. Bu nedenle ses kalitesi çok yüksek ve konuşma son derece güvenlidir. Ev tipi telsiz telefonlarımız bir başka benzer cihaz ile karışabilirken DECT sistemler de böyle bir sorun ile karşılaşılmaz.
DECT Sistemin Avantajları;
1-120 iletişim kanalına sahip olması nedeni ile dinlenme riskine karşı yüksek güvenlik sağlar.
2-Sayısal teknoloji kullanılması nedeni ile parazit ve hat karışıklığı olmaz
3-Kurum içi kapsam alanların da Serbest dolaşımda haberleşme sağlar ve ağrı kaybını ortadan kaldırır, geri dönüş maliyetlerini en aza indirir.
4-Serbest dolaşım da kulaklık kullanılması avantajı ile çalışma zamanı verimini artırır.
5-Hand Over ile kullanıcı fark etmeden başka alanlar da haberleşme devamlılığı sağlanır.
6- İzin verilen başka bir Dect ağına kayıt olabilirler.
DECT Sistemin Dez-Avantajları;
1-Avrupa da Üretilen bir dect ile Avrupa da üretilen bir dect telefon uyumlu değildir.
2-Fiyatları sabit telefonlara göre daha pahalıdır.
3-Tüm mobilitede olduğu gibi şarj edilmeleri unutulmamalıdır.
CeBIT 2000 de yılın tasarım ödülünü Ericsson, Samsung, Nokia, Siemens dünya devlerinin arasından sıyrılan Kaan adlı Dect telefonu almıştır. Başarı elektronik Ankara tesislerin de tamamen Türk Mühendisleri tarafından geliştirilen ve tasarlanan Kaan, 102 gr ağırlık 6 saat görüşme kapasitesi ile bebek izleme, hesap makinası, telesekreter gibi özelliklere de sahiptir. Maalesef en büyük hatamız olan sürdürülebilir başarı burada da devam etmemiştir.
Dect sistemlerinin faydaları çok olmak ile beraber aynı faydaları yasal olmayan cihazlardan sağlamak isteyen kişi ve kurumların sayısı da oldukça fazladır. Uzun mesafeli Senao tip telsiz telefonları seçen kurumlar için Ankara Valiliği yan tarafta fotokopisi olan bir yazı ile kurumları bilgilendirmiştir. Bu tip cihazları kullanan ve kullanmaya devam eden kurumları bu yazı ile ilgilendirmek ve çözümü yasal olan dect sistemlerine yönlendirmek de aslında bir kamu görevidir.
Yazımın da sonun geldik. Yaşamımızın her anın da bir hedefimiz ve planımızın olması gerekir. Bu iki özellik “planlama ve hedef” yaşamımızdan çıkarsa çok sıkıntı çekeceğimizi tahmin ediyorum. Ülkemizin de zor günler yaşadığı bu günlerde umarım, hep beraber hedeflerimize yakın ve eksiklerimiz olsa da son gülen biz oluruz. Hedefleri ve planları olmayanların bahaneleri olur derler. Bahane üretenlerden olmak yerine planlanmış hedeflere ulaşan kişilerden olmanızı temenni ediyorum.